Fuzuli’nin Hadîkatü’s-Süedâ adlı eseri, yalnızca bir ağıt değil, aynı zamanda bir hakikat manifestosudur. Resulullah’a (s.a.v) muhabbet ve Ehlibeyt’e sadakat, bu metnin temel harcıdır. Ehl-i Beyt, yani Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin, Fuzuli’nin nazarında mecazlardan ibaret değildir; onlar, insanlığın onur ve adalet terazisidir. 1. Resulullah’a Muhabbet: Alemin Sebebi Fuzuli, Resulullah’ı (s.a.v) överken onu evrenin özü olarak betimler. Peygamber, herhangi bir insan değildir; her şeyin başlangıcı ve sonudur. Onun varlığı, varoluşun kendisidir: Çün Hudâ istedi kim ol bahr-i hayât, Hâsılı âlem ola zât-ı Muhammed Mustafâ. Allah, varoluşun özünü bir insanda topladı. İnsanlık, onun varlığıyla anlam kazandı. Fuzuli bunu söylediğinde, aslında modern dünyanın en büyük…
Ergül Güner: Unutulan hakikat, kaybolan insanlık
TARIH: