Sevgili Zelekalılar ,
Hepinize böyle hitap ediyorum, ve edeceğim çünkü sanal alemde aynı köylü olduk.Sitemiz yirmibinlere koşuyor.Köyümüzün sınırlarını çoktan aştı.Hatta İlçemizden,İlimizden ve Yurdumuzdan dışarılara taştı.Dünyaya açıldık ve dünyayı toparlıyoruz.Yani en büyük olduğu zamanlar, yüz elli hane ve sekiz yüz nüfusu geçemeyen Zeleka şimdi on altı bini aşan üyesi ile binlerce haneyi kapsıyor.Neredeyse bir şehir oluyor.Ama şehir olmayacak.Zeleka “Köy”dür köy kalacak.
Bilimsel olarak insanların şehirleşmeye paralel olarak medenileştikleri söylenir ve yazılır.Böyle de olabilir belki, bilemem.Hatta Arapça’da” medine” şehir anlamındadır ve medeni insanların yaşadığı yer demektir.Eskiden Yesrib olan Medine’ye;Medineliler’in Hz.Muhammet’e ve Mekke Muhacirlerine gösterdikleri olağanüstü insani ve medeni davranışlarına atfen bu ad verilmiştir.Elbette öyleydi de.Hatta Hacca gidenler, şimdi de Medinelilerin Mekkelilere göre çok daha nazik olduklarını anlatırlar.
Fransızlar da,kabasaba,cahil ve saf buldukları insanlara;”Köylü” anlamında “paysan” (peyzan) derler.Bu bize de geçti maalesef.Bazen bizde de görgüsüz görülen insanlar için “ne olacak köylü işte” dendiğini duymuşsunuzdur.
Bunun bilimsel açıklamasını da şöyle yaparlar: ” Efendim, köyde nüfus az olduğu için sosyal hayat;resim,müzik,sinema,tiyatro,opera gibi görsel sanatlar ile sportif aktiviteler olmadığından da kültürel hayat zayıftır. Dolayısı ile köylüler sosyal ve kültürel yönden-açıkça söylemek gerekirse- insani ilişkiler yönünden şehirlilere göre daha gerilerdedir”.
Siz de, veya, bazılarınız da öyle düşünüyor olabilirsiniz, ama ben,elli beş yıllık hayatımın yarısını köyde (Taşöran Köyü’nde,yani Zeleka’da),diğer yarısını da şehirlerde yaşamış biri olarak ,köylerin ölmesini hep,insanlığın ölmesi olarak gördüm ve üzüldüm.İçim gitti şehre göçenlerle beraber.Burnum sızladı, ağlayasım geldi görünce boşalan,terk edilen ve yıkılmakta olan evleri.Çocukluğumdaki kalabalık canlanırdı gözümde bu hazin manzaralar karşısında.Yayıktan çıkan,sudan ince ayrana birkaç parça mısır ekmeği doğrayıp yemek bir lüks olsa bile bizim için, mutluyduk Zelekamızda.Kışın elimizde odun,ayağımızda lastik ile kaya düşe de gitsek okula,çok mutluyduk o zamanlar.Çünkü o kaymalar bizim kayak sporumuzdu,buz patentimizdi.Ve hepimiz yapıyorduk o sporları.Şimdi hanginiz veya hanginizin çocuğu, kayağa gidiyor veya buz patenti yapıyor.
Yazın sırtlardık yükümüzü, dört saatte yaylaya çıkardık güle oynaya.Üç beş yerde horon yerimiz vardı horon oynardık oralarda kızlı erkekli, mola verince.Yani tam birer “alpinist”tik,dağ sporu yapardık yaz boyu.Var mı şimdi aranızda dağcılar.Buda lüks oldu artık değil mi?
İmecelerimiz olurdu tarla bellerken,çayır biçerken,odun taşırken.Biz bunlara iş yapmak için mi giderdik sanıyorsunuz.Hayır eğlenmek için giderdik.Çalıştığımızdan hiç bir şey anlamazdık.Yani yorulmazdık.Çünkü biz bir taraftan iş yaparken bir taraftan maharetlerimizi sergilerdik.Kimi çalgı çalar,kimi türkü söyler,kimi taklit yapar…Kızlı erkekli enva-i çeşit şaklabanlıklarla maharetlerimizi sergiler kendimizi beğendirmeye çalışırdık.Yani resmen tiyatro oynar tiyatro seyrederdik.Şimdi oynaması bir yana şöyle ailece tiyatroya gideniniz var mı?Ya arkadaşı ile.Yok, değil mi?
E,hani şehir medeniyetti!
Evet Sevgili Köydaşlarım, örneklerini yazmaya çalışsak ciltler doldurabilecek bunca güzelliği ve zenginliği yitirmemize üzülmeyeydim de ne yapaydım.Yıllarca üzüldüm ve yıllarca bu acılarımı dile getirdim çekinmeden,yorulmadan.Ama ne çare ki iş alanlarının,eğitim ve sağlık merkezlerinin sadece şehirlerde ve bundan da öte sadece büyük şehirlerde açılmış olması,köy nüfusunu akıttı oralara, akarsuların denize koşması gibi.Ve köyler boşaldı.Hatta öyle boşaldı ki güpegündüz evinde yanıp kül olan yaşlıları fark edip kurtaracak insan kalmayıncaya dek boşaldı.
Şehirleri sorarsanız,bir medeniyet bir medeniyet ki sorma gitsin (!) Dört aydır aynı şehirde yaşadığım amcamı bir defa gördüm.Yüzleri geçen akraba ve arkadaşlarımın beşte birini bile göremedim.En yakınlarını,canlarını görmeyen insanların resim,müzik,tiyatro,opera,kayak…vs gibi diğer aktivitelerini sormaya lüzum var mı..Hepimizin yaşamı ortada.İş,iş,iş.Dolayısı ile Napoleon (Napolyon)’un meşhur deyişi:Para,para,para.Şimdi şehrin binlerce medeni olumsuzluğunu saydırmayın bana burada.Onları hepiniz yaşıyor ve benden iyi biliyorsunuz.Gelin öyleyse, biz yine Köyümüze dönelim.Zaten siz de benim gibi çoktan oraya dönmüş bulunuyorsunuz ve biraz rahatladınız.
Nasıl mı?
Allah razı olsun, önce interneti icat edenden.Sonra da,başta Sayın İbrahim Rendeci Beyefendi olmak üzere,Sayın Hasan Rendeci,Güzel Öğrencim Sayın Ali Asanoğlu, Sayın Yavuz Asanoğlu,Sayın Erdal Kılıçoğlu,Sayın Ayhan Başoğlu ,Sayın Ahmet Selçuk Beyefendilerden ve emeği geçen diğer tüm Beyefendilerle Hanımefendilerden.Onların gayretli çalışmaları ile Köyümüz sanal alemde yeniden şenlendi,canlandı ve ben her gün Köyümdeyim sizler gibi.Konuşuyorum,dolaşıyorum,seyrediyorum…
Artık gözüm arkada gitmeyeceğim.Çünkü eminim ki, siz Zeleka Com. Yöneticileri,Üyeleri ve Müdavimleri gibi güzel insanlar olduğu müddetçe Köyüm ve dolayısı ile insanlık ölmeyecek.Eskiden olduğu gibi, ama bu sefer “Sanal Köyümüz”de hep beraber mutluklar içinde yaşayacağız.
Kalın sağlıcakla.
Üsküdar, 01.02.2008
Ahmet MUTLUOĞLU