“MAHAKAMBOS”TAN “BAYRAKLI”YA YAYLAMIZIN TARİHİ
Taşören Yaylası, köyümüzü tanıtan en önemli sembollerimizdendir. 2500 metre yüksekliğindeki Kurt Dağı’nın kuzey yönündeki eteklerinde ve çevrede rastlanan ender düzlükler üzerinde kurulmuştur. Yazılı bir tarihi olmamakla beraber, kulaktan kulağa, günümüze kadar ulaşan bilgilere göre yaylamızın kuruluş tarihi çok eski değildir. Hatta sadece bizim yaylamız değil, çevredeki tüm yaylalar çok yakın bir zaman içinde kurulmuş ve şenlenmiştir. Halen yaşamakta olan (Ömeroğlu) Mehmet Asanoğlu (1905-…), yapmış olduğumuz bir söyleşide şöyle anlatır:
“Çevremizde ilk olarak, köylere en yakın mesafede bulunan Evoşka (Dumanlı) Yaylası kurulur. Dumanlı’da da ilk evi dedem I. Mehmet, şimdiki yaylanın dibinden geçen derenin kenarında inşa eder. Aradan otuz-kırk sene geçince, tamamen ağaçtan inşa edilen, günümüz deyimiyle “prefabrik” tipi evimizi söküp, Kapıkayaları mevkiinde yeniden inşa eder. Dedemin vefatından sonra da, babam II. Mehmet evi tekrar söküp şimdiki yerine, çayırımızın içine taşır. Halen hizmet vermekte olan bu evimiz, 120-130 yaşlarındadır. Dumanlı’daki diğer yerleşimlerin tümü dedemden sonra yapılır ve yayla kurulmuş olur. Diğer yaylalar da, onu takip eder.”
Çocukluğumuz ve gençliğimiz boyunca, yaşlılarımızdan dinlediğimiz benzeri sözlü tarihe göre; çevremizde ikinci olarak, Çahmut Yaylası, öncelikle Kayalık Tepesi’nden başlanarak, köyümüzün de ilk kurucularından olan Hudekoğulları tarafından kurulur. Daha sonra diğer Taşörenliler ( Zeleka) ve Holaysalılar (Yeşilalan) onlara eşlik eder. Zira o zamanlar Zeleka, Holaysa’ya bağlı bir mahalle konumundadır. Çahmut Yaylası sakinlerinden ve Yeşilalan Köyü’nün köklü ailesi Tabanoğulları’ndan, emekli din görevlisi ve aydın bir din adamı olup halen İstanbul-Üsküdar’da ikamet eden, Şevki oğlu Osman Tabanoğlu (1946-…), Çahmut Yaylası’nın çok yeni olduğuna dair babaannesi Hanife Tabanoğlu’ndan duyduklarını şöyle nakleder:
“Devir, kuşaklar arası 20 yıllık bir fark hesabıyla takriben 150 yıl öncesine tekabül eden 1850 li yıllardır. Benim tanıyamadığım dedem Ömer Tabanoğlu’nun çocukluğunda yaylamız sadece 12 hanedir. Otlakların bolluğu sayesinde kalabalık miktarda küçük ve büyükbaş hayvan beslenir. Sağılan sütün yağı alınır gerisi yoğaltılamadığı için bahçeye dökülür. Zira herkesin bol miktarda hayvan beslemesi nedeniyle, artan ürünlerin satılıp değerlendirilmesine imkân bulunmaz. Babaannemin bu ifadesinden Çahmut Yaylası’nın en çok 200 yıllık bir tarihe sahip olduğu anlaşılmaktadır ”
Dumanlı’nın ilk yayla olması, köylere yakınlığından; Çahmut’un Kayalık Tepesi’ne kurulması da, kayalığın ağaçsız açık alan olmasındandır. Zira çok yakın zamana kadar, çevre tamamen çam ormanları ile kaplıdır. Daha sonra kurulan Taşören ve Tufa Yaylaları da ormanların içinde, ağaçları keserek açılan arsalar üzerine çok yakın bir zaman içinde kurulur. Örneğin, 1872 doğumlu Dedem Kutri Ahmet Efendi tarafından inşa ettirilen ve halen bize de hizmet vermekte olan yayla evimizin, 150 metre yukarısındaki top sahasından kesilen ağaçlarla yapılmış olduğunu defalarca dinledim, babaannem Kadahorlu Altuna Mutluoğlu (1898-1980)’ndan.
En son kurulan Kurtdağı (Eğridere) Yaylası’nın kuruluşunu ise, halen 75 yaşında olan annem Lütfiye (Boz) Mutluoğlu (1933-…) net olarak hatırladığını beyan etmektedir. Diğer bir deyimle, bu yaylanın kuruluşu, çevrede halen hayatta olan yaşlıların çocukluğunda olur.
Bu canlı ve sağlam veriler, yöremiz yaylalarının, en çok iki yüz yıla uzanan yakın bir geçmişte kurulduğunu gösterir. Diğer taraftan bu olgu, Fetih (M.S.1461) öncesi bölgemiz sakinlerinin yaylacılık geleneğinin bulunmadığının da göstergesidir. Bu durumda yaylalarımızın, gerileme devrinde Balkanlarda ve Kafkaslardaki toprak kaybı dolayısı ile anavatana göç eden ve yaylacılık geleneği bulunan, Türk kökenli atalarımızın, bölgemize ulaşanları tarafından ve köylere yerleştikten iki üç nesil sonra kurulduğu anlaşılmaktadır. Zira birçok sülâlenin, köydeki arazileri toplu olarak, bir arada olmasına rağmen, yayla arazileri, ya farklı yaylalarda, ya da aynı yayla içinde farklı mahallelerdedir. Örneğin, köyde arazileri, köyün girişinde, bir arada olan Hudekoğulları’nın bir kısmı, Çahmut Yaylası’nda, bir kısmı da Taşören Yaylası’ndadır. Arazileri, köyümüzün orta kısmında bir arada bulunan Çiftçioğulları’nın yaylaları, Dumanlı (Evoşka) ve Taşören yaylalarının değişik mahallelerine dağılmıştır. Keza, köyümüzün Boğa Mahallesi’ne, İkizdere’nin İksenit Köyü’nden gelip 1750 yıllarında yerleşen Aydın Sülalesi’nin, köyümüzdeki ilk ataları İksenitli Ömer’in iki üç kuşak sonraki torunları, yaylaların oluşumuna paralel olarak, Çunis ve Taşören yaylalarına dağınık bir şekilde konuşlanmışlardır.
Köyümüzün “Zeleka” olan ilk adının, “sarp arazi” anlamında Arapça bir kelime olmasına karşın, yaylamız ilk yıllarında “Mahakambos” (çimenli geniş alan) ve “Pontilodi” (geniş döşeme) gibi arkaik mahalli dillerden kalma isimlerle anılır. Yirminci Yüzyıl’ın sonlarına doğru, yaylamıza daha güncel ve konumuna yakışır bir ad bulmak amacıyla, bir çok kişi ve grup, fikir yürütür ve bulduğu ismi yaymaya çalışır. Yapılan bu fikirsel jimnastikler neticesinde, ortaya çıkan isimler ve isim babaları şöyle sıralanabilir:
-Uzun yıllar köylülerce dile getirilen ve yaylanın başından geçen su arkı boyunca, tespih tanesi gibi sıralanan evlere atfen “Sıralıevler Yaylası” veya “Sıralı Yaylası”,
-TRT tarafından 1990 yılında yapılan “Yörelerimiz Türkülerimiz” adlı belgeselde, Sunucu Atilla İçli (1945-2004) tarafından anıldığı şekliyle, “Taşören Yaylası”,
– 1994 yılında, önemli şahsiyetlerimizden Avukat İsmet Taka (1939-2004), İş Adamı Feridun Aydın (1950-…) ve arkadaşları tarafından, yayla içindeki tepeciğe atfen “Çimentepe Yaylası” ve düzlüğüne izafeten, “Çimendüzü Yaylası”.
Son olarak, 1990’lı yılların sonlarında, bir cuma namazı esnasında, köyümüz büyüklerinden, (Ahmet Taka) Ahmet HilmiTekeoğlu (1931-…)’nun önerisi ile, yayla camiinde konu ele alınır. Yeşilliğine atfen,”Yeşilalan Yaylası”- “Yeşilçimen Yaylası” ve köyümüzü tanıtan önemli bir sembol olması bakımından, köyümüzün bayrağı anlamında “Bayraklı Yaylası” isimleri ele alınarak tartışılır ve oylanır. Yapılan sözlü referandum sonucu “Bayraklı Yaylası” ismi, o an yaylada mevcut bulunan 16 er kişi tarafından oybirliği ile kabul edilir. Konan ismin pekişmesi için de, yayla içindeki tepeciğe beton bir bayrak inşa edilir, bayrak direği dikilerek gönderine bayrak çekilir. “Bayraklı Yaylası” ismi, köy muhtarı Numan Aydın (1949-…)’ın bir yazısı ile de Çaykara Kaymakamlığı’na bildirilir.
Hali hazırda, “Bayraklı Yaylası” isminin resmileşip, resmileşmediği konusunda bir netlik bulunmamasına rağmen, “Google” arama motorunda 85.200 defa zikredilmiş olması, rağbet görmesi bakımından, kendisine önemli bir avantaj sağlamış bulunmaktadır.
Ahmet MUTLUOĞLU
Çamlıca – İstanbul, 27.05.2009
Kaynaklar:
- Mehmet Asanoğlu, Mehmet oğlu, (1905-…)
- Ahmet Hamdi Tekeoğlu, Hüseyin oğlu, (1931-…)
- Lütfiye Mutluoğlu, Numan kızı, (1933-…)
- Osman Tabanoğlu, Şevki oğlu, (1946-…)
- Feridun Aydın, Hulüsi oğlu, (1950-…)
- Numan Aydın, Mehmet oğlu, (1950-…)
- Google Arama Motoru